ResistBogazici | Boğaziçi Neden Farklı?

Ansı Rona-Bayıldıran
2 min readFeb 2, 2021

Yurdumun yarısı belki de Boğaziçili gençleri hadsiz ve şımarık buluyor olabilir; diğer yarısı da Gezi beklentisi içinde olabilir. Sosyolog değilim, ama bir üyesi olarak bu mikro topluluğun gerçeklerinden bahsedebilirim.

Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencilerinde Gezi zekâsı yoktur, Sonsuz Empati duygusu vardır. Çünkü

Boğaziçi Üniversitesi binlerce öğrencinin aynı amfiyi paylaştığı bir yer değildir: oldukça az sayıda öğrenci okur. Hatta amfi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Herkes birbirini tanır.

Boğaziçi Üniversitesi’nde kampüs kültürü vardır, fakülte kültürü yoktur. Kampüs içinde herkes birbiriyle aynı havayı solur, aynı suyu içer. Fakülteler ayrımı yoktur. Herkes ilgilendiği konuyla ilgili dersi istediği fakülteden alır.

Onlarca farklı kulüp vardır. Gençler özgürce kulüp faaliyetlerine katılır ve o faaliyetlere katılmak için o kulüpte yer alman bile gerekmez.

Boğaziçi Üniversitesi’nde fikirler ve ideolojiler el, yumruk, söz sataşması şeklinde savunulmaz. Panolarda ve posterlerde görüp okursunuz fikirleri. Ve o fikirler birbiriyle konuşmayı, ders çalışmayı ve not alışverişi yapmayı engellemez. Aynı kantin içindeki herkes birlikte maç seyreder, müzik dinler, yemek yer. Aynı ‘study’ içinde birlikte sohbet eder, ders çalışır, istişare eder.

Hani Boğaziçi’ne eşek bağlasan okur derler… Çünkü hayat okuyarak değil, yaşanarak öğrenilir. Üniversite de zaten okuma yeri değildir. Orada kayıt kuyruğuna kaynak yapmayı, hayatında duymadığın kült filmlere kritik yapmayı, kulüplerin bodrum odalarında dostluk kurmayı, gece yarısı börekçide tanımadıklarınla masa paylaşmayı, manzarada sabaha kadar geyik yapmayı, harçlığın yetmediğinde fuarlarda pizza dağıtmayı öğrenirsin.

Boğaziçi Üniversitesi’nde fakir ya da zengin olmak suç değildir; görme engelli ya da fiziksel engelli olmak ve muhafazakar ya da sosyalist olmak da. Eksen yoktur ki, eksen kaysın. Sadece ÖZGÜRLÜK ve EMPATİ vardır.

İşte bu gençler şu anda akademik özgürlüklerinin peşindeler. Boğaziçi Üniversitesi son 20 yılda dünya sıralamasında yerini ve prestijini kaybetmekte. Bu ülkemiz ve üniversitemiz adına yüz kızartıcı bir durum. Nedenleri sayısız olsa da, kök nedeni akademik hayatın içinin girişimcilik(!) adına sistematik olarak boşaltılmasıdır. Bu hak arayışı, OLAY olamaz, çünkü bu mikro topluluk düzen değiştirmeyi savunmuyor; düzen içindeki yazılı kuralların uygulanması gerektiğini savunuyor.

Gündem arayışındaki kısır siyaset daha fazlasını beklemesin, bu meydandan eliniz boş ayrılacaksınız…

Ansı

--

--

Ansı Rona-Bayıldıran

Startup Coach | Growth strategist unifying service design, data and consumer behaviour to build loved products, mum of 3, Stoic, Londoner— in Omnia Paratus