Salgının kendisi mi, yoksa fırsat maliyeti mi daha riskli?

Ansı Rona-Bayıldıran
3 min readFeb 26, 2020

Tıbbi maskelerin stoksuzluğu ile birlikte dropshipping fırsatları bir yandan çığır gibi büyümüşken, bugün Çin’den gelen “Üretime başladık” haberiyle karaborsada tanesi 3,5 dolardan satılan maskeler büyük iniş içine girdiler.

Diğer yandan Çin ve Güney Kore’nin ardından İtalya’nın sıkı bir denetime geçmek durumunda kalması nedeniyle Avrupa ve Amerika artık tehlikeyi enselerinde hissediyor. Çarşamba günü görülen resmi bir hükümet belgesi, Hükümet’in İngilizlerin yüzde 80'inin koronavirüs tarafından enfekte edilebileceği en kötü durum senaryosuna hazırlandığını açıkladı. Bu, 50 milyonun virüsü yakalayabileceği ve ölüm oranının yüzde biriyle 500.000 kişinin öldüğü anlamına geliyor.

Ekonomik göstergeler bu haftanın başından itibaren olumsuz yönde harekette:
Büyüyen salgın haberleri yatırımcılarda karışıklık yaratarak hisse senetlerinin art arda iki gün düşmesine neden oluyor. Salı günü, Dow Jones Sanayi Ortalaması Pazartesi günkü rekor satıştan sonra yaklaşık 900 puan düştü. Son iki gün içinde, virüs ABD borsadan yaklaşık 1.7 trilyon dolar silindi.
İngiltere’de FTSE 100 neredeyse% 2 düşerek 12 ayın en düşük seviyesi 7.018'e düşerken, Japonya’nın Nikkei 225 endeksi% 3.3 düştü.

Bir tehdit hastalık ve yarattığı belirsizlikken, diğeri ise ortamdaki dezenformasyondur. Sıkça şahit olduğumuz gibi, sağlıkla ilgili yanlış bilgi paylaşımları virüsün kendisi kadar hızlı yayılabilir ve genel tıbbi müdahale çabalarını zayıflatmak veya bozmakla sonuçlanabilir.

Başta turizm ve seyahat sektörlerini etkileyen virüs paniği artık tüm sektörleri yakından ilgilendiriyor.

Peki iş dünyası bir salgına ne kadar hazır?

Tahminler, Batı Afrika’daki 2014–2016 Ebola salgınının 53 milyar dolara, Güney Kore’deki 2015 MERS salgınının 8,5 milyar dolara mal olduğunu gösteriyor. Dünya Bankası’na göre, ekonomik kayıpların sadece% 39'u enfekte bireyler üzerindeki etkilerle ilişkili olup, sağlıklı insanların enfeksiyondan kaçınmaya çalışırken davranışlarının değişmesinden kaynaklanan maliyetlerin büyük bir kısmı.

Koronavirüsün etkisini yönetmek için ünlü sigorta şirketi Marsh dört aşamalı bir plan önerdi:
İşletmenizin ana güvenlik açıklarını belirleyin.
Hazırlığınızı değerlendirin.
Planlarınızın çalışacağından emin olun.
Takımların döngüde olduğundan emin olun.

Haydi madalyonun diğer yüzünden bakalım:

Her krizde fırsat vardır.

Hatırlıyorum, 2001 yılında Türkiye’de meydana gelen büyük devalüasyon krizi sonucunda bir çok “akıllı” marka krizden büyüyerek çıkmıştı. Örnek olarak, global marka olan Dove’u hatırlatmak istiyorum. Para biriminin büyük değer kaybettiği krizde öncelikle lüks tüketimin satın alma payı azalmıştı. Bundan en çok etkilenen sektörlerden biri de tabii ki kozmetik olmuştu. O güne kadar sabun kategorisinde pazar payı kazanmaya çalışan Dove, hedef kitlesini yeniden tanımlayarak Türk kadınının “nemlendirici” ihtiyacını ödenene değer vaadiyle karşılayabileceğini iddia etmişti. Yoğun reklamlar yapmaya başladı ve tabii ki satışlar patladı. Pazar payı 1 yıl içinde yüzde 9,8'den yüzde 15,7'ye yükseldi.

Salgın ve yarattığı panik nedeniyle tüketicinin davranışları mutlaka değişir. Bunu biliyoruz. Ancak tüketicinin ihtiyacı baki. Yani ihtiyacını nasıl karşılayacağını bulmak ve bu yönde rota değiştirmek mümkün ve zaruri…

Koronavirüs paniği ile neler değişebilir? Biraz beyin jimnastiği yapalım.

Örneğin, Paskalya tatilini İtalya’ya ayarlamış bir aile son dakikada fikrini değiştirebilir ve tatil ihtiyacını karşılamak için İskoçya’yı tercih edebilir. Londra metrolarını kaplayan “İskoçya’da yaşayın” reklamları yerine yerel yönetim “Paskalya tatili için İskoçya’yı tercih edin” derse daha ikna edici olmaz mı?

Ya da uzmanlaşmak için seminerlere kaydolmak isteyen bir kişi, sınıf içi bir ortam yerine online eğitim platformları ile bu isteğini karşılayabilir.

Bu noktada fırsatları kollamak da markaların “zarar hafifletme” planının bir parçası olmalı. Ben derim ki, bu olası kriz için ajandalarınıza bir günlük war-room sıkıştırın ve büyümeye devam edin.

--

--

Ansı Rona-Bayıldıran

Startup Coach | Growth strategist unifying service design, data and consumer behaviour to build loved products, mum of 3, Stoic, Londoner— in Omnia Paratus